Diyarbakır Manileri

1
Diyarbakır diyarım
Yar yitirdim yanarım
Gelip geçen yolcudan
Her gün onu sorarım

2
Gülmenem
Bülbül menem gülmenem
Gönlü şad olsun gülsün
Ben dertliyim gülmenem

3
Diyarbakır sarayım
Seni Kimden sorayım
Mektuban hayran oldum
Gül cemalin göreyim

4
Kalenin bedenleri
Çağırın gidenleri
Acep nere koyarlar
Sevdadan ölenleri

Diyarbakırdan Enstanteneler

Diyarbakırın begenmiş olduğum en güzel 5 tane fotoğrafını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Gül ve Lale Şehri Diyarbakır



Diyarbakır Gülü ve Laleleri



Gül ve Lale şehri Diyarbakır için evliya çelebi seyahatnamesinde; Fiskayası adı ile meşhur yüksek bir tepe üzerinde siyah taş ile yapılmış yüksek ve gayet kuvvetli bir kaledir. O yüksek dağın tepesi geniş ve laleler ile doludur. Fiskaya mağaralı bu yüksek tepenin ardındadır.  Yunus Aleyhi Selamın makamıda burda yer almaktadır. Büyük nehir aktığından her iki tarafıda gül bahçeleri güzel kokulu bostan ve reyhan bahçeleridir. Her yıl bilayet halkı yılın altı ayını Diyarbekirin Dicle fasıllarını yaptıkları mesire yerlerinde geçirmektedir. Dicle nehrinin kutsallığı halk arasında yaygındır.

Azizler ve Sahabeler Kenti Diyarbakır



Azizler ve Sahabeler Şehri Diyarbakır



Silvanda Hz İsa devinden kalan kilisenin tek bir duvarı kalmıştır. Mar Marutha da havarilerden sonraki 318 piskopostan biri oldu. Silvan Hristiyanlar kutsal şehir olarak kabul edilir. Şehitler şehri olarak anılmaktadır. M.S 410 yılında Mar Marutha isimli rahip İrana elçi olarak gider. İranın rızasıyla eskiden 2.Şapur ordusunun katlettiği Hristiyan askerleri arasındaki Kırklar adlı şehitlerin kemiklerini silvana getirmiş ve surların duvarlarına yerleştirilmiştir. Bundan dolayı silvana Martiropolis yani Şehitler Şehri ismi ile anılmaya başlamıştır. Eğilin Hristiyanlar arasında önemli bir merkez olmasının en büyük kanıtı buranın çoğu zaman Episkoposluk merkezi olmasıdır. İslamiyetten önce Diyarbakır ve çevresinde ve tabiki eğil de Süryani kültürünün yoğun bir etkisinin olduğu bilinmektedir. Eğil bu kültürün en önemli merkezlerinden birini teşkil etmektedir. Buna göre eğil bir çok Hristiyan ruhaninin mezarına ev sahipliği yapması yönüyle de önemli bir mekez olduğu görülmektedir.

Kültür Müzesi - Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi

Diyarbakır mimarisine özellikle akkoyunlu,  artuklu ve mimari stili hakimdir.Diyarbakır köklü bir mimari gelişiminin varlığını gösteren yapılar evler ve köşklerdir.Diyarbakır evlerinin özelliklerini en özgün şekilde muhafaza eden yapı ise Cahit Sıtkı Tarancı Müzesidir.Diyarbakır il merkezin cami kebir mahallesi, cahit sıtkı tarancı sokak no:3 de bulunan ev 1733 yılında inşa edilmiştir.Daha sonraları ise cahit sıtkı tarancının ailesine hediye edilmiştir. Köşkte büyüklü küçüklü toplam 14 oda , mutfak ve kiler bulunmaktadır. Köşkün en önemli yeri 2 katlı olan  yazlık kısmıdır. Bu bölümün ikinci katına baş oda denmektedir. Cahit sıtkı tarancı diyarbakırın soylu aillelerinden bir olan Pirinçzadeler dendir. Tarancının babası Bekir Sıtkı annesi ise Arife hanımdır.

Diyarbakır Arkeoloji Müzesi

Diyarbakırda ilk müze 1934 yılında Ulu caminin devamı olan Zinciriye Medresesinde açılmıştır.Daha sonra elazığ yolu üzerinde bulunan dedeman otelinin arka kısmına taşınmıştır.Müzede Diyarbakır yöresinden kazılar, satın alma ve müsadere yoluyla edinilen eserler Neolitik Devir den itibaren Eski tunç,Asur, Urartu,Helenistik,Roma, Bizans,Artuklu v.b dönemlere ayit eserler kronolojik olarak sergilenmektedir.Çoğunluğu Artuklulara ayit olan sikkeler ile yöresel niteliktek, eserlerde yer almaktadır.

Kent Uygarlığının Temelinin Atıldığı Şehir Diyarbakır

Çayönü tepesi günümüzden tam 9500 yıl önce M.Ö 7500 yıllarında kurulmuş yüz yıllar boyunca yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Dünyanın ilk yerleşim yeri olduğu bilinmektedir.Günümüzdeki kent uygarlığının temelinin atıldığı bu dönemde insanların göçebelikten yerleşim hayata geçmesinin, avcı  ve toplayıcılıktan besin ve tarım üretimine geçişin en önemli kantlarıdır.Bu dönem neolitik devir olarakda bilinir. Hilar mağaralarının M.Ö 1200 yıl mazisiyle av hayatı, Çayönünün M.Ö 7500 yıllık mazisiyle ilk tarımın yapıldığı yer olduğunu görüyoruz.Çalkantılı bir tarih yaşamasına rağmen Diyarbakır hiçbir dönem önemini kaybetmemiştir.

Şehri Diyarbekir

Güneydoğu anadolunun en önemli yerleşim merkezerinden biride diyarbakırdır.Kürtçe adı amed olarak bilinmektedir. Diyarbakır coğrafi konumu itibariyle Ortadoğu  ve Kafkasların geçiş yolu üzerinde yer almaktadır.Bu özelliği onu bir merkez haline getirmektedir. Diyarbakır Mezopotamya coğrafyasını kuzey bölümünde yer almaktadır.Diyarbakır tarih itibariyle 8 bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Tarihin her  döneminde ilgi çeken Diyarbakır yaklaşık 26 uyguarlığa ev sahipliği yapmıştır. Tam uygarlık şehridir Diyarbakır. Selçuklu ve artuklu dönemlerinin han,hamam, kervansaray ve köprüleri  akkoyunlulardan kalma dört ayaklı minare, anadolunun en eski camisi olan ulu cami ve en önemlisi 5 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır surları gelir. Diyarbakır surları yükseklik bakımında dünyada birinci uzunluk olarak ise çin seddinden sonra ikinci sırada yer almaktadır.